Anayasa Mahkemesi (AYM), 14 Ekim 2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan E.Ü. bireysel başvurusu kararında (Başvuru No: 2016/13010), çalışanın kurumsal eposta hesabındaki yazışmaların çalışana herhangi bir ön bilgilendirme yapılmadan incelenmesinin, kişisel verilerin korunması hakkının ve haberleşme hürriyetinin ihlali olduğuna karar vermiştir.
Başvuru Konusu Olay:
Başvurucunun ekip arkadaşları, ekip liderinin başvurucuya olan tutumu ve başvurucunun ekip arkadaşlarına olan olumsuz davranışları nedeniyle işverene şikayette bulunmuşlardır. Yapılan şikayetler üzerine işveren tarafından disiplin soruşturması başlatılmış ve soruşturma kapsamında işveren, Başvurucunun ve ekip liderinin kurumsal e-posta yazışmalarını incelemiştir. Sonrasında İşveren, bu yazışmalara dayanarak Başvurucunun iş akdini feshetmiştir.
Başvurucu, eposta yazışmalarının işveren tarafından bu şekilde incelenmesinin kişisel verilerin korunması hakkı ve haberleşme hürriyetinin ihlal ettiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur.
AYM Değerlendirmesi:
AYM, bu kararında iletişim araçlarının işveren tarafından denetlenmesi kapsamındaki uyuşmazlıklarda işverenin denetleme ve inceleme yetkisinin sınırlarını çizmiştir. AYM, bu sınırları çizerken AİHM Büyük Dairesinin Barbulescu v Romanya (Başvuru No: 61496/08) kararında belirlenen ilkeleri uygulamıştır. Bu ilkeler şunlardır:
• İşverenin çalışanın kullanımına sunduğu iletişim araçlarının ve iletişim içeriklerinin incelenebileceği hususunda çalışana önceden açık bir bilgilendirme yapılmalıdır.
• İletişimin denetlenmesinin haklı olduğunu gösteren meşru gerekçeler bulunmalıdır.
• İletişimin denetlenmesini zorunlu kılan bir durumun mevcut olmalıdır.
• Aynı amaca ulaşmak için başka bir yöntemin olup olmadığı değerlendirilmelidir.
• Yapılan müdahalenin amaçla sınırlı, orantılı ve bağlantılı olmalıdır.
Somut olayda AYM, (i) başvurucuya kurumsal e-posta hesabı üzerinden yapılan iletişimin izlenebileceği ve denetlenebileceği hususunda açık bir bilgilendirme yapılmadığını, (ii) kurumsal e-posta yazışmalarının içeriğine erişilmesini zorunlu kılan bir durumun mevcut olduğunun işveren tarafından gösterilmediğini, (iii) başvurucu ile ekip lideri dışında üçüncü kişilerle olan yazışmaların da incelendiğini, (iv) konu ile ilgili olup olmadığı belirsiz içeriklere de erişildiğini ve bu içeriklerin feshe dayanak yapıldığını tespit etmiştir.
Bu nedenle AYM, Anayasa’nın 20.maddesinde güvence altına alınan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ile Anayasa’nın 22.maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar vermiştir.
Sonuç:
AYM bu kararında, çalışana ait kurumsal eposta hesaplarının işveren tarafından denetlenmesinde, çalışana önceden yapılan bildirimin ve yapılan denetimin ölçülülüğünün, çalışanın anayasal haklarının ihlal edilip edilmediğine ilişkin değerlendirmede ne kadar belirleyici olduğunun altını bir daha çizmiştir.
Bu başvuruya çok benzer bir başka bireysel başvuru olan Ömür Kara ve Onursal Özbek başvurusunda (Başvuru No: 2013/4825, R.G. Tarih: 10 Mayıs 2016) AYM, işverenin kurumsal eposta hesapları üzerinden yapılan yazışmaları incelemesinin haberleşmenin gizliliği hakkının ihlali olarak nitelendirilemeyeceği sonucuna ulaşmıştır. AYM’nin burada farklı bir sonuca ulaşmasındaki temel sebep, iş sözleşmesinin parçası olarak kabul edilen taahhütnamede iletişim araçlarının denetlenebileceğine dair çalışana yapılan bildirimdir.
AYM’nin bu içtihadı ışığında, çalışana ait kurumsal eposta hesapları denetlenmeden önce çalışana detaylı bir bildirim yapılmalı, denetim amaçla bağlantılı, ölçülü ve sınırlı tutulmalı ve istenen sonuca ulaşmak için anayasal haklara daha az müdahale içeren farklı yöntemlerin kullanılabilip kullanamayacağı işveren tarafından değerlendirilmelidir. Aksi takdirde, çalışanın kişisel verilerin korunmasını isteme ve haberleşme hürriyeti haklarının işveren tarafından ihlal edilmesi söz konusu olabilecektir.
Av. Yiğit Kaynar